Mükremin Kızılca
Mükremin Kızılca
Mükremin Kızılca 

Gündemden Düşmeyen Ata ve Evlat Türbeleri

Ermenek Kazası Balkusan’daki Evlat Türbesi
Sinanlı (Mut) kazası Değirmenlikteki Ata türbesi
Balkusan Türbesinde kimler metfundur?
Sinanlı kazası Değirmenlikteki Nure Sofi Ata türbesi
Osmanlı devlet-i aliyesi zamanında İç İl sancağına bağlı Sinanlı adında bir kaza vardı. Bu
kazada kadı vardı, mahkeme kurulur vukuat burada çözüme kavuşturulurdu.
Sinanlı kazası Mut yakınlarında, 60 km Ermenek tarafındaki köylerin bağlı olduğu İç il
sancağına bağlı bir kazaydı.
Sinanlı kazasına bağlı bazı köyler şunlardı: İmsi, Beci, Yalnızcabağ, Evran ve civar köyler.
Sinanlı kazasında bir de vakıf vardı. Yalnızcabağ Değirmenlik mezrasındaki bu vakıf
buradaki Karamanoğulları atası Nure Sofinin türbesini ayakta tutmak, buraya ziyarete
gelenlere ve yolu düşüp geçenlere yemek ikram etmek, gerekirse konaklamalarını sağlamak
gibi vazifeler yürütüyordu.
Bu Nure Sofi türbesi Ermenek Balkusan köyündeki çocuklarının metfun türbeye 19 km
mesafededir.
1724 tarihinde Nure Sofi vakfındaki bir vakıf mütevellisi görev değişimi belgesinde* bu
vakfın Sinanlı kazasında olduğu kaydedilirken 1852 tarihli başka bir belgede** ise Nure Sofi
vakfının Ermenek’te olduğu yazıyor.
Demek ki 1700’lü yıllarda var olan Sinanlı kazası 1800’lü yıllarda yoktur. Bağlı yerler Mut
kazasına bağlanmıştır.
Bu tür İç ilde üç kaza vardı: Nevahi kazası, Ermenek batısında, Sinanlı kazası Mut batısında
ve Karataş kazası Silifke doğusun da, bugünkü Erdemli – Koca Hasanlı civarındaydı. Daha
sonra bu kazalar en yakın kaza içerisinde nahiyeye dönüştürüldü 1900’lü yılların başlarında
da kaldırıldılar.
Osmanlı Devlet-i Aliyesi zamanında gerek Nure Sofinin Değirmenlik Yaylasındaki ve gerek
evlatlarının Balkusan’daki türbesi birer vakıfla koruma altındaydılar. Bu vakıfların
mütevellisi vardı, bu türbelere türbedar atanırdı. Her iki türbenin müştemilatında imaret de
bulunuyor gelene gidene iaşe ve ibate temin ediliyordu.
Balkusan ve Değirmenlikteki Karamanoğulları türbe vakıflarının verdiği hizmet masraflarına
ve türbe giderlerine kaynak için de birçok gayrimenkulün geliri bağışlanmış, ebedi olarak
onlara tahsis edilmişti.
Bu bağlamda Balkusan Türbe Vakfına ait mülkleri konu aldığım bir makaleme erişmek için
bakınız!***

Değirmenlik Nure Sofi Türbe Vakfına ait gelir kaynaklarını verdiğim makaleme ise şu linkten
ulaşılmaktadır. ****
Balkusan’daki ve Değirmenlikteki baba oğul türbelerin yapıları da aynı tarzdaydı.
Yüz yılı aşkın bir harabat durumundan sonra Balkusan’daki türbe 1998 yılında restore
edilerek aslına uymayan sivri kümbetle değiştirildi. Değirmenlikteki ise bugünlerde yani 26
Kasım 2020 tarihi itibarıyla aslına uygun olarak çok mükemmel bir tarzda yenilendi.
Her iki türbenin aslı da kar tutmayacak tarzda dik, ahşap, beşik çatılıydı. Ekteki resimlerde
her ikisinin aslını da bu günkü yeni halini de görüyorsunuz.
Osmanlı Devleti memleketin en ücra iki köşesindeki bu iki türbeyle hukuk zemininde de
yakından ilgilenmiş ve en ufak yolsuzluklara bile gözünü kapamamıştır.
Aşağıda iki ayrı tarihte Nure Sofi Türbesi Vakfı tevliyetinde yapılmak istenen yolsuzluklar
derhal müdahale edilerek önlenmiştir.
1- Yıl 1725, Mut’a bağlı Sinanlı kazası Nure Sofi Türbesi vakfında Birinci Yolsuzluk
Abdülgafur adlı kişi bir akçe ile türbenin hizmetini görürken görevden alınmasını gerektirecek
bir kusuru da yok iken Abdülbaki adında birisi yanlış bilgilerle Abdülgafuru görevinden
uzaklaştırtıp kendisine beratla vazife alıyor. Vazifeyi aldıktan sonra da vakfa ait tarlaları ekip
kaldırmaya başlıyor ancak vakfın hakkına tecavüzde bulunarak haksızlığa başlıyor.
Durumu Sinanlı kazası naibi Abdülmuin Efendi yetkililere bildirince eskiden olduğu gibi
vazife yine Abdülgafur’a veriliyor.
Abdülgafur’un vazifesi, Nure Sofi Türbesi Vakfı gelirlerini sadece bu vakfın giderlerine,
türbenin bakımına ve gelene gidene iaşe ve ibate teminine harcamaktır. *****
2- Yıl 1852, Ermenek’teki Nure Sofi Türbesi vakfında İkinci Yolsuzluk
Bölgemizle alakalı Osmanlı arşivleri arasında gezinirken 1852 tarihinde yazılan bir arzuhale
rastladım. Arzuhalin Osmanlıca aslı da çevirdiğim Türkçesi de aşağıya çıkarılmıştır.
Ermenek Kadısı Muslihiddin Efendi padişaha söz konusu vakıfla alakalı bir sahtekârlığı haber
vererek düzeltilmesini sağlıyor. Bu sahtekârlığın amacı Nure Sofi vakfının mütevellisi olarak
vergilerden muafiyet ve günlük birkaç akçe ücret almaktan başka bir şey değildir.
Belgede Nure Sofi Türbesi Vakfının Ermenek’te olduğu söyleniyor, bundan şu anda Mut’un
Yalnızca bağ köyü Değirmenlik yaylasındaki merhumun türbesi maslahatı için bir vakıf
kurulduğu ve o zamanlar Yalnızcabağın Ermenek’e bağlı olduğu anlaşılıyor.
“Böyle adama sahtekâr derler cevap verilüp kâğıtları battalda hıfz oluna Şevketlü kerametlü
mehabetlü kudretlü velinimetim efendim!
Seyyid Muslihiddin nam kimesne rikab-ı hümayunlarına takdim ettiği bir kıta arzuhalinde
Ermenek kazasında vaki Nura Sofi türbesi vakfının yevmi bir akçe vazife ile tevliyeti evlada

meşruta ve sahib-i arzuhal dahi evlad-ı vâkıfın iken ecanibden Seyyid Yahya nam kimesne
ber-takrib tevliyet-i merkumeye mutasarrıf olduğu beyanıyla vakfından kendüye tevcih
olunmasını istid’a ve kendü evlad-ı vâkıfdan olduğunu müş’ir bir kıta ilam ibraz eder, bundan
akdem sahib-i arzuhal-i merkum ilam-i mezkuru ibraz ile bir defa dahi davaya tesaddi idüb
ancak tevliyet-i merkume mezkur Seyid Yahya’nın 1269 tarihinden beru üzerinde olub 36
sene tasarruftan sonra âharın evladiyet iddiası yolunda olmadığını ibraz ettiği ilamın bâlasına
ruus-i hümayun kaleminden ilam olunmuş iken şimdi ilam yazılan mahalli kesüb yerine sade
kağıt yapışdırub arzuhaliyle beraber yine takdim etmiş olmağla kesdiği ilam kaydı ruus-i
hümayunları kaleminden başkaca bir şükkaya ihraç ittirilüb cümlesi maruz-ı atebe-i aliyyeleri
kılındı manzur-i hümayunları buyruldukda ferman Şevketlü kerametlü mehabetlü kudretlü
velinimetim efendim padişahım hazretlerinindir.”
Anlaşılan: Mut / Yalnızcabağda Nure Sofinin metfun olduğu türbesinin korunmasını
amaçlayan ve Ermenek’te bulunan vakfının esas hak sahiplerinin müzmehal olmasıyla alelade
bir kişinin evrakta sahtecilik yaparak kendilerinin çıkar amacıyla vakıf mütevellisi aileden
olduklarını iddia etmesidir.
Sonuçta vakfa zorla el koyan bu kişilerden tevliyet alınarak asıl sahiplerine verilmiştir.
Değerli okuyucularım, belgelerin tamamını çeviri olarak veriyorum ama aslını kısmen
paylaşıyorum. Akademisyen arkadaşlardan ihtiyaç duyan olursa tam olarak kendilerine
takdim edebilirim. ******
Ermenek Balkusan’daki Evlat Türbesi
H. 1328 m. 1910 yılında Halil Ethem adlı yazarın kaleme aldığı “Vesaik-i Mahkuke” Taşa
kazınmış belgeler, adlı eserde ilk olarak yer alan üç kitabeden birincisi Ermenek Balkusan
köyündeki Karamanoğlu türbesi kitabesi, ikincisi Ermenek Ulucami kitabesi, üçüncüsü de
Ermenek (Emir Musa) Tol medrese kitabesidir.
Yazar Halil Ethem Bey Balkusan’daki ve Ermenek merkezdeki kitabelerin kendisine
Ermenek Kaymakamı (1910) İsfendiyar Zade Mustafa Fevzi Bey tarafından ulaştırıldığını
ifade ediyor.
Şimdi ekte resmini de gördüğünüz Balkusan’daki kitabeyi Arapça aslından Türkçeye
çevirerek veriyorum, inşallah ilim ve tarih dünyasına bir nebze katkımız olur.
Balkusan Kitabesi: Nure oğlu Kerimüddin Karaman
“Bu mübarek imaret büyük sultan Keykavus oğlu Mesut devleti zamanında tamir edilmiştir,
bu türbenin sahibi Allah’ın rahmetine muhtaç olan Nure oğlu Kerimüddin Karamandır.”
Görüldüğü gibi bu kitabede bir tarih yoktur, sadece zaman verilmektedir. Türbede beş mezar
olmasına rağmen hiç birinde yazı kalmamıştır. Ayrıca Sultan Mesut ile Karaman Bey arasında
20 – 25 yıl vardır. Aradaki bu zaman farkını ileri sürerek farklı görüşler ileri sürenlere derim
ki:

Kitabenin ilk kelimesi olan “Ammera” kelimesine tamir etti ve tamir ettirdi yani onardı
manası vermek daha uygundur. Çünkü bu kelimeye “Yaptırdı” manası verirsek Sultan Mesut
zamanında yapılmış olması gerekir, bu da aradaki makası iyice açar. Sultan Mesut türbeyi
kendi zamanında tamir ettirmiştir.
Bir de türbenin sahibinin Nure Sofi oğlu Karaman Bey olduğu yazısı kitabede gayet açıktır.
Bu türbenin sahibi terkibinden de türbenin en azından onun zamanında veya ölümünden sonra
tapıldığı kuvvetle anlaşılır.
Ermenek Balkusan Türbesinde kimler metfundur?
Bu kitabeyi ileri sürerek türbede kesin olarak sadece Karaman Bey yatmaktadır, diyen
yazarlar çıkmaktadır.
Bu türbede Mahmut Beyin ve Mehmet Beyin de yattığı Türbe Vakıfnamesindeki şu girişte net
olarak yazmaktadır:
“Mesalih-i türbe-i Karaman Beğ ve Mahmut Beğ bin Karaman beğ ecdad-i evlad-i
Karaman. Mezkur Mehmet Beğ kaza-i Ermenek’e tabi karye-i Balgasun içinde olan
türbesi mesalihiçün ve babası Karaman türbesi mesalihiçün vakf eylediği kura ve
mezari bunlardır ki zikr olunur:
Ber mucib-i vakıfname el-müverrah bi-tarih-i sene isna ve seb’a mie (702 / 1302) Bâ
imza-i Mevlana Necmeddin bin Mehmet bin Abdülmuhsin el-kadı bi-Ermenek”
Bu vakıfname tarihi her üç beyden de sonradır.
Daha önce tarafımdan yayınlanan Balkusan Türbesi vakfiyesinde adı geçen iki zatın burada
yattığı kesindir. Karaman Bey ve oğlu Mahmut Bey
(http://www.rasyonelhaber.com/makale/3473/balkusan-tuerbe-vakfina-bagli-kurumlar-ve-
muelkler)
*BOA-HAT-01665-045-01-01
** BOA-HAT 00194-009606-0001
*** https://www.ermenekinsesi.com/balkusan-turbe-vakfina-bagli-vakiflar-ve-
mulkler/14481/
**** https://www.medyaermenek.com/2019/02/nure-sofi-vakfi-gelirleri.html
***** BOA-HAT_01665_00045_001_001 ve 02
****** BOA- HAT 00194-009606-0001 / 1852)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Eklenenler

author

Emma Hayes

There I was in a hot yoga studio with plenty of bright natural light and bending myself into pretzel like positions for the very first time.

instagram