KAMU-SEN'İN 30 AĞUSTOS MESAJI

0
1009
KAMU-SEN'İN 30 AĞUSTOS MESAJI

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN
Tarihimizin en kritik zaferlerini elde ettiğimiz ağustos ayında, bu toprakların ebedi vatanımız olduğunu bir
kere daha tescilleyen, Türk milletini bu topraklardan kazıyıp atmak gayesiyle her türlü kirli oyunu
sahneleyen şer güçlere Türk’ün azap verici tokadını indirdiğimiz 30 Ağustos Zafer Bayramının 98.
yıldönümünü coşku ve gururla kutlamaktayız. 
26 Ağustos 1071’de Malazgirt Zaferi ile kapılarını açtığımız ve vatan yaptığımız bu topraklarda, Türk
tarihinin belki de en anlamlı ve en önemli zaferi, 26 Ağustos günü başlayıp 30 Ağustos 1922 tarihinde
Dumlupınar’da, Mustafa Kemal Atatürk komutasında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan
Muharebesi’dir. 
30 Ağustos; yaklaşık 900 yıl boyunca bizleri bu topraklardan kazıyıp atmak için bir araya gelen güçlere
Türk milletinin verdiği tarihî cevabın adı; 26 Ağustos 1071’de Malazgirt’le başlayan Türk hâkimiyetinin bir
kez daha perçinlendiği ve Anadolu’nun kadim ve ebedi Türk yurdu olduğunun tescil edildiği gündür.  
30 Ağustos; cebren ve hile ile bütün kaleleri zaptedilen, bütün tersanelerine girilen, bütün orduları
dağıtılan ve her köşesi bilfiil işgal edilen Türk milletinin var oluş mücadelesinin zaferle taçlandığı gündür.  
30 Ağustos; bir milletin yokluk, yoksulluk, açlık ve imkânsızlıklar içinde işgale ve kıyıma karşı şahlanarak
“Bu topraklarda sınırlar kalemle değil kanla çizilir” dediği gündür.
Tarih, yalnızca övünmek ve geçmişimizle gururlanmak için ders kitaplarına eklediğimiz kahramanlık
destanları ya da savaş anıları değildir. Geçmişin hatalarından ders çıkarıp, yapılan yanlışları azaltıp
doğruları çoğalttığımızda anlam ve değer kazanan, bir milletin acı, tatlı tecrübelerinin bütününe verilen
isimdir tarih… Türk tarihi de sayısız kahramanlıkların yanında sayısız ibret ve dersleri de içeren adeta bir
hayat kitabı, bu milletin Anadolu’da huzur ve barış içinde yaşayabilmesi için yol gösterici yegâne
kaynaktır.  
Tıpkı geçtiğimiz yüzyılın başında olduğu gibi bugün de etrafımız Mehmet Akif Ersoy’un dizelerindeki
ifadeyle “bütün akvam-ı beşer” tarafından sarılmaktadır. Bir asır önce atalarımızdan aldıkları dersle bu
toprakları ardına dahi bakmadan terk eden milletler yine bir araya gelerek Türk milletine karşı birleşme
çağrıları yapmaktadır. Bu çağrıyı yapanın I. Dünya Savaşı’ndaki müttefikimiz Almanya’nın Şansölyesi
olması, Anadolu topraklarının ve kaynaklarının sırtlan sürülerinin iştahını ne denli kabarttığı gerçeğini
ortaya koymaktadır.  
Coğrafyamızda gidişat hiç de iyi görünmemekte, küresel güçler vatanımız üzerinde büyük ve kanlı bir
çatışmayı süratle körüklemektedir. Geçtiğimiz asırda milletlerin kaynaklarını sömürüp, kanla kurdukları
sözde medeniyetleri ile mazlumlara hayatı dar eden emperyalistler, 21. yüzyılın kaynak paylaşımını ve

yeni sömürü düzenini de bölge milletlerinin haklarını gasp ederek gerçekleştirmek arzusundadır. Türk
milleti yaşanan son gelişmeler karşısında uyanık olmak, bütün ayrılıkları bir tarafa bırakarak saflarını
sıklaştırmak, birliğini pekiştirmek zorundadır.  
Bütün bu saldırılar karşısında, büyük Türk tarihinin sayfalarını karıştırıp geçmişte yaşadıklarımızla bugün
içinde bulunduğumuz durumu karşılaştırdığımızda, oyunun ve olayların birebir örtüştüğünü görürüz. Bu
bakımdan geçmişimizin acı tecrübelerinden çıkardığımız dersleri hayata geçirmeli, Devletimizin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği muasır medeniyet yolunda kararlı bir şekilde yürümeliyiz. 
Tarihi, dönemin şartlarına göre değil de bugünkü şartlarla değerlendirerek bizlere özgürlüğümüzü ve
bağımsız Devletimizi armağan etmiş kahraman ecdadımıza saldırarak; fikir ve düşünce farklılıklarını bir
ayrışma unsuru haline getirip milletimizi kutuplaştırarak; adalet terazisinin ayarını bozarak; liyakati yok
edip yandaş bir kesim yaratarak kişisel ve siyasi menfaat sağlama peşinde koşan tüm gruplar bu milletin
sinesinden sökülüp atılmadıkça, Türk milleti bu topraklarda rahat yüzü görmeyecektir.   
Bu vatan, Türk milletinin kadim ve en son yurdudur. En meşru uluslararası haklarımızı gasp ederek
karadan, havadan ve denizden kuşatıp, bizleri vatanımızda boğmak gibi bir hayale kapılanlar, 30 Ağustos
1922 tarihini akıllarından çıkarmamalıdır. Devletimiz bu coğrafyada yalnızca kendi haklarını değil bir asırdır
kan kusturulan mazlumların da haklarını korumak ve kaynakların hukuka uygun biçimde adil bir şekilde
dağıtılmasını sağlamak için her türlü mücadeleyi göze almıştır. Bundan 98 yıl önce imkânsızlıklar içinde,
dünyanın tüm gelişmiş ülkelerini ve onların destekleyip üzerimize sürdüğü taşeron güçleri denize
döküşümüz bugün Akdeniz’de Türk milletine parmak sallayan kendini bilmezlere ibret olmalıdır.   
İçinde bulunduğumuz durum ne denli can sıkıcı da olsa, düşman sayıca çok, imkânca fazla da olsa, Türk
milletinin yüreğindeki iman, cesaret ve kararlılık her türlü gücün üzerindedir. 26 Ağustos 1922’deki inançla
ve “Ya istiklâl ya ölüm” parolasıyla yola çıkmış Türk milletini yok etmeye ve esaret altına almaya kimsenin
gücü yetmeyecektir. 
Bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan ve kahraman askerlerine; düşman postalları altında
inim inim inleyen bir milleti ayağa kaldırıp küllerinden yeniden doğmasını sağlayan ve bugün üstünde
gurur içinde ve özgürce yaşadığımız Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarına; kanlarıyla bu toprakları  bizler için cennet kılan gazi ve şehitlerimize minnettarız.  Onların
emanetlerini kutsal bilip canımız pahasına sahip çıkacağımıza dair söz veririz. Şehitlerimizin ruhları şad;
milletimizin Zafer Haftası ve 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun. 

KAMU-SEN KARAMAN İL TEMSİLCİLİĞİ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz